Masumiyet
“Masumiyet” ’e doğru renkli bir yolculuk
“Resim benim için Bozcaada’nın poyrazı gibidir. Ruhuma ruhuma esmesi, beni alıp götürmesi gerekir uzaklara…”
Türkiye’nin ilk ve tek çini mürekkebi ressamı Pınar Tınç 27 Nisan’dan itibaren Arnavtköy Art Galery’de yeniden İstanbullularla buluşuyor. Geçen sene “Seni Seviyorum Anne” isimli sergisi ile sanat çevrelerinde ses getiren genç ressam, bu sene de birbirinden güzel çalışmalarla karşımızda. Çocukluğunu doğduğu Bozcaada’da geçiren Tınç, “Masumiyet” isimli bu yeni çalışmasında çocukluk anılarından beslenmiş. “Bana göre en büyük masumiyet doğadadır” diyen ressam, “Bu eserleri yaratırken çocukluğuma döndüm ve Bozcaada’nın mor-mavi renkli bahar dallarından, anemon kokulu tepelerinden, bahar esintili renklerinden ilham aldım” diye belirtiyor. “Tarif edilmez bir sevgiyle sarılıp sarmalandığım, gelinciklerin, papatyaların canlı renkleriyle ışıl ışıl parlayan bir çocukluğum oldu Bozcaada’da. Konukomşu hep beraber kekik, mantar, amaranda toplamaya giderdik. Denize giderdik. Mutlu bir hayat, mutlu bir özgürlük, anlatılmaz bir ışıltısı var çocukluğumun” diyen Tınç, Kadın ve çocuk figürlerinin rengârenk ve zengin bir doğa içinde esrarengiz ve huzur dolu gözüktüğü resimlerinde, sayısız obje ve motifin arasından yavaş yavaş izleyeni bırakmayacasına içine almaya başlayan hikâyelere imza atmakta. Çoğu resim hem Bozcaada’nın hem de ressamın yıllarca yaşadığı Hint Okyanusu güneydoğusunda bulunan küçük bir yanardağ adası, Fransız La Réunion adasının doğa ve coğrafyasından esinlenmeler içermekte. Adalılık, doğa, çocukluk, kadın, ruhsallık, enerji ve renk cümbüşü içinde bir dünya yaratmayı başaran bu sergi, “Masumiyet” başlığını gerçekten de hak ediyor. “Meyve bahçelerimizde, bağlarımızda uyuyup kaldığımı, annemin babamın beni saatlerce arayıp bulamadıklarını hatırlıyorum. Bir uyandım ki herkes tepemde, herkes bütün sevgisiyle yanımda, bütün masumiyetimizle ordayız, bütün sevgimizle, o anı paylaşıyoruz hep beraber…” diye anlatıyor çini mürekkebinin deneyimli sanatçısı. Resmin beraberlik ve paylaşım olduğunu ifade eden sanatçı, “resim benim için Bozcaada’nın poyrazı gibidir” diyor. “Ruhuma ruhuma esmesi, beni alıp götürmesi gerekir uzaklara…”
Yoğun ve ince fırça darbeleri ile çini mürekkebinin verdiği esnekliğin güçlü şekilde kullanıldığı 20 kadar çarpıcı eserde, anne, çocuk ve doğa sevgisinin zengin ve dengeli bir renk cümbüşü içinde işlendiğini, her resmin derin bir ilhâm gücü ile çalışıldığını ve izleyicisini merak içinde bırakan bir hikâyesi, bir anlatısı olduğunu göreceğiniz bu sergiyi tekrar tekrar gezmek isteyeceksiniz.
Halen Sabancı Üniversitesi ve Kadıköy’deki kişisel atölyesinde çini mürrekkebi üzerine resim workshop’ları düzenleyen Tınç hem Güzel Sanatlar mezunu hem de yirmi yılı aşkın bir süredir kişisel ve toplu sergileriyle Resim çevrelerinde yükselmeye başlamış bir isim. Ressam aynı zamanda Alev Okulları’nda resim öğretmeni. Mart sonunda düzenlenecek olan Antik A.Ş müzayedesinde sanatçının farklı 3 eserini de görebilirsiniz.
Melehat Sezen
March 11, 2019 at 11:32 amPınarcım cok güzel bir sergi olacak.